Bursalı efsane isimler



Bursa; kahramanların, evliyaların, maneviyatın ve hatıraların şehri. Kentin geçmişinde, her alanda, tarihe adını yazdırmış onlarca isimle dolu aslında. Her yerinde farklı bir efsane, her adımında başka bir hikâye saklıdır.

Bursa’da, dilden dile anlatılan hikâyeleriyle, kahramanlıklarıyla, sözleriyle ya da arkalarında bıraktıkları eserlerle; isimlerini verdikleri semtlerle, mekânlarla ünlü birçok isim var. Timurtaş Paşa’dan Ethem Dede’ye, Okçu Baba’dan Kara Fatma’ya kadar, farklı farklı alanlarda, onlarca kişinin ruhu dolaşıyor Bursa sokaklarında. Bunlardan bazılarını tanıyalım.

Somuncu Baba

Sevgiyle pişirdiği, sır dolu ekmekleriyle ünlü Somuncu Baba. Vaktiyle Bursa’da, kendi halinde sessiz sakin yaşarken, ekmek yapıp satar ama çoğunu da ihtiyaç sahiplerine dağıtırmış. Bu yüzden Somuncu Baba olarak anılmaya başlamış. Onun hikmetli biri olduğuna inanan halk, sırrının peşine düşmüşse de bu sır ancak ölümünden yüzlerce yıl sonra çözülebildi. Somuncu Baba, ekmeklerini yüzlerce yıl önce icat ettiği iki gözlü fırınında, özel bir teknikle pişirdiği yıllar sonra anlaşıldı.

Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid’in isteği üzerine Bursa’daki Ulucami’de vaazlar vermiştir. Bu vesile ile Bursa halkı arasında tanınmış ve takdir görmüştür.

Somuncu Baba fırını

Emir Sultan

Bursa’da bir semte adını veren, camisi ve külliyesiyle anılan Emir Sultan, bu ismi Yıldırım Bayezid Han’ın damadı olduktan sonra almış. Asıl ismi Muhammed bin Ali el-Hüseyni el-Buhârî olan Emir Sultan, Bursa’da veba hastalığına yenik düşmüş. Hakkında birçok efsane anlatılan, mübarek bir insan olarak tanınan Emir Sultan, yaşadığı dönemin en önemli isimlerinden biri olmakla kalmamış, adını kendinden yüzlerce yıl sonraya taşımayı da başarmış.


Emir Sultan külliyesi

Molla Fenari

Osmanlı’nın ilk şeyhülislamı Molla Fenari. Tasavvufta yüksek dereceler kazanmakla kalmamış fizik, matematik ve astronomi eğitimi de almış. Eğitimini tamamladıktan sonra Bursa’ya yerleşerek öğrenci yetiştirmeye başlamış. Kendisi gibi yetiştirdiği iki oğlu Bursa’da kadılık yapmış. Uzun süre Bursa’da yaşayan Somuncu Baba’dan da ders almış. Hatta bir gün aniden Bursa’dan ayrılmak isteyen Somuncu Baba’dan, gitmeden Bursa için bir dua etmesini istemiş. Molla Fenari’nin bugünkü Dua Çınarı önünde yetişip dua istediği Somuncu Baba da Bursa’nın her aman bereketli ve yeşil bir şehir olması için dua etmiş.

Molla Arap

Bir semte de adını veren Molla Arap, hayatı boyunca verdiği vaazlar ve ettiği sohbetlerle sevilen, tanınan biriymiş. Uzun süre yaşadığı Mısır’dan sonra, geldiği Bursa’da da çok sevilen Molla Arap, Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte çıktığı Macaristan Seferi’nin ardından Bursa’ya yerleşmiş. Adını verdiği 9 kubbeli Molla Arap Cami’sini ve medresesini yaptırmış ancak inşaatın bittiğini görmeye ömrü yetmemiş. Geçimini ticaretle sağlayan Molla Arap, hayatı boyunca gittiği ve yaşadığı yerlerde birçok öğrenci yetiştirmiş.

Kara Fatma

Bursa’nın kurtuluşu için canını ortaya koyan Fatma Seher Erden, nam-ı diğer Kara Fatma… Erzurum doğumlu kadın kahramanımız, bir subayla evlendikten sonra Balkan Savaşı’na katılmış. Birinci Dünya Savaşı’nda, Kafkas Cephesi’nde etkin rol oynayan Kara Fatma, eşi Sarıkamış’ta şehit olunca Erzurum’a geri dönmüş. İzmir’in işgalinde, 1. ve 2. İnönü, Sakarya ve Dumlupınar savaşlarında da görev aldıktan sonra Büyük Taarruz’un ilk günlerinde esir düşmüş. Kaçıp kurtulduktan sonra yeniden ordusunun başına geçmiş ve Bursa’nın Yunan işgalinden kurtuluşunda önemli bir rol oynamış.

Veysel Karani

Ömrü boyunca tek dileği Hz. Muhammed’i görmek olan Veysel Karani, rivayete göre kendisini değil ama Hz. Ali aracılığıyla kendisine gönderdiği, bugün aynı adı taşıyan camide, yalnızca Ramazan aylarında ziyaretçi kabul eden Hırka-i Şerif’i giyme şerefine erişmiş. Veysel Karani’nin 3 farklı yerde türbesinin olma nedeni ise yine bir rivayete dayanıyor. Anlatılanlara göre Karani öldüğünde, öyle çok seveni varmış ki naaşını almak için 3 farklı yerden gelip Hz. Ali’nin kapısına dayanmışlar. Hz. Ali sabaha bir çare bulma umuduyla onları bir gece misafir etmiş. Sabah uyanan misafirler, yanlarında getirdikleri boş tabutların içinde Karani’nin cansız bedenini bulmuş ve memleketlerine gömmek üzere yola koyulmuşlar. Derler ki bu mucize, kullarının birbirine düşmesini istemeyen Allah’tan gelmiş.

Okçu Baba

Yine Bursa’nın fethinde rol oynadığı bilinen önemli bir isim. Okçu Baba hakkında anlatılan rivayete göre Bursa fethi sırasında aşılamayan bir sur duvarını, yalnızca ok alarak yıkmış ve böylece fethin gerçekleşmesini sağlamış. Bir diğer rivayete göre ise Okçu Baba bir gün Uludağ’a çıkıp yayını germiş ve okun düştüğü yere gömülmek istediğini söylemiş. O gün attığı ok, bugün Okçu Baba Türbesi’nin bulunduğu yerin yakınına düşmüş. Türbesinden akan suyun da çeşitli hastalıklara şifa verdiği, burada adak adayanların dileklerinin kabul olduğu konuşuluyor.


Okçu Baba türbesi

Üftade Sultan

Bursa’nın Araplar Mahallesi’nde doğmuş mübarek bir zatmış Üftade Sultan. Ulu Cami’de ve Doğanbey Mescidi’nde okuduğu ezanlarla tanınmış. Ancak bunun karşılığında kendisine verilen parayı kabul ettiği için huzursuzmuş. Bir gün rüyasında “Mertebenden üftade oldun (düştün)” diye bir uyarı duymuş ve uyanır uyanmaz ezan okumayı bırakmış.

Süleyman Çelebi

Doğma büyüme Bursalı bir âlim Süleyman Çelebi. Doğumların, ölümlerin, düğünlerin, cenazelerin vazgeçilmezi Mevlit’in yazarı. Sultan Bayezid döneminde bir süre görev yapmış, daha sonra Ulu Cami imamlığına getirilmiş. Kendisinden önce yazılan mevlitlerin en güzeli olarak kabul edilen eserini de memleketi olan Bursa’da kaleme almış.

Timurtaş Paşa

Bursa’da şehrin ortasında, belki de her gün geçtiğiniz bir yerde türbesi bulunan Timurtaş Paşa, Yıldırım Bayezid’e lalalık yapmış bir gazi. Rumeli’deki fetihlere de katılmış daha sonra da Lala Şahin Paşa’nın ardından beylerbeyi tayin edilmiş. Son zamanlarına dek beylerbeyliği görevini başarıyla sürdürmüş ancak 1403’teki Ulubat Savaşı’nda şehit düşmüş.

Bali Bey

Geçtiğimiz yıllarda Muhteşem Yüzyıl dizisinde karşımıza çıkıp dilimize dolanan bir bey Bali Bey. Söylenenlere göre Niğbolu Sancak Bey Hamza Bey’in oğlu. Kahramanlıkları bir yana 15. yüzyıl sonlarında, Yenişehir’deki mescit ve imarete gelir getirmek amacıyla Hisar Kapı altında yaptırdığı han ile de iz bırakmış Bursa’ya. Bursa’da üç katlı olarak inşa edilen tek han olma özelliğini taşıyan bu han, zamanında Kapalı Çarşı’daki dükkânlara mal satmak ya da mal almak amacıyla şehir dışından gelenlerin konakladıkları yermiş.

Arap Şükrü

Selanik yakınlarındaki Vodina’da doğan Arap Şükrü, sonradan Bursalı olan ve kentin hafızasına, hatta sokaklarına adını kazıyan bir savaş gazisi. Önceleri Akıncı Şükrü adıyla Kurtuluş Savaşı’nda görev almış. Esir düştüğü Kütahya’dan kaçarken kolundan yaralanınca malulen emekli olup, eşi ve kızlarıyla Bursa’ya gelmiş. Burada, o zamanlar, bugün Tayyare Kültür Merkezi’nin olduğu yerde bulunan Şar Kulübü’nün işletmeciliğini yapmış. Daha sonra, Bursa’daki Yahudi kökenlilerin işlettiği meyhanelerin olduğu, o zamanki adıyla Yahudilik Çarşısı’nda dükkân kiralamış. Ünü zamanla öyle artmış ki şehir dışından da müşteriler gelmeye başlamış. Gel zaman git zaman sokağın adı da onun ismiyle anılır olmuş. 

Deli Ayten

Bursa’nın dillere destan, filmlere, belgesellere, tiyatro oyunlarına, kitaplara konu olan, heykelleri dikilen aşığı Deli Ayten. Deliliği de efsane oluşu da akıllara sığmayan sevgisinden. Cümbüş Hasan ile yaşadığı imkânsız aşk deli etmiş onu. Bursalılar onunla gülmüş, onunla ağlamış yıllarca. Aslında hala da yaşıyor Ayten’in ruhu Bursa sokaklarında. Doğduğu, büyüdüğü Kamberler’e heykeli de dikilen Deli Ayten’in anısı, eski Bursalıların hafızasındaki yerini; onların çocuklarına, torunlarına aktarıyor.



Çekirge Sultan

Bugün Çekirge olarak anılan semtteki hamamın önünde sabahtan akşama kadar otururmuş Çekirge Sultan. Adı, önce halk tarafından duyulana daha sonra ise Murat Hüdavendigar’ın kulağına gidene kadar kendi halinde bir adamcağızmış. Kaybolan şeyleri bulmasıyla ünlenince herkes ondan yardım diler olmuş. Elbet durum Sultan Murat’ın da kulağına gitmiş ve gel zaman git zaman, ismini bir semte veren Çekirge, Çekirge Sultan olarak anılmaya başlamış.

Ethem Dede

“Ethem Dede, Ethem Dede / Gömleği keten dede / Kaybolan şeyi bulursan / Sana üç göbek atam dede… Bazen büyüklerimizden bazen de eski filmlerde duyduğumuz bu tekerlemenin kahramanı da Bursa’dan. Asıl adı Göbekçi İzzet Baba olan Ethem Dede, halk arasında “Göbek Attıran Dede” olarak anılıyor. Ethem Dede, eskiden Gökdere boyundaki değirmenlere su taşırken göbeği kaçıp ağrıdan kıvranan insanlara deva olur, onların kaçan göbeklerini yerine getirirmiş. İlk müdahaleyi yaptıktan sonra da hastaya “Şimdi birkaç kez hopla, göbek at ki göbeğin tamamen iyileşsin, yerine gelsin” dermiş. Zamanla bu durum halk arasında bir adağa dönüşmüş ve insanlar işleri olsun diye “Ethem Dede’ye göbek atacağım” diye adak adamaya başlamış. Yıllarca bu rivayetle bilinen Ethem Dede’nin türbesi de Setbaşı yokuşunun başında yer alıyor.

Geyikli Baba (Baba Sultan)

Anlatılanlara göre Osmanlı’nın kuruluş dönemi evliyalarından olarak bilinen, kerametleriyle tanınan Geyikli Baba, Keşiş Dağı olarak da anılan Uludağ’ın eteklerinde kendi halinde yaşarmış. Yaşadığı yerdeki geyiklerle çok ilgilendiğinden hatta gideceği yere geyiklere binere gittiği için bu isimle anılır olmuş. Hatta Bursa’nın fethinde de bir geyik sırtında savaştığı konuşulurmuş. Kavaklı Caddesi’ndeki çınarın da Geyikli Baba tarafından dikildiği söylenirmiş. İran’da doğan Geyikli Baba, Bursa’nın İnegöl ilçesinde vefat etmiş.

Eskici Mehmet Dede

Bursa’da, bazen eskicilik bazen de ticaretle uğraşarak geçimini sağlayan, dünya işlerinden elini eteğini çekerek kendini insanlara yardım etmeye adayan bir zatmış Eskici Mehmet Dede. Kazandığını ulaşabildiği ihtiyaç sahipleriyle paylaşır, dünyadaki tüm insanların kardeşçe yaşaması için dua edermiş. Bugün adına açılan aşevinde, tıpkı onun yaptığı ve kendisinden sonra devam etmesini istediği gibi ihtiyaç sahiplerine yemek dağıtılıyor.

Abdal Mehmet

Evliya Çelebi’nin “ruhaniyetli” şehri Bursa’daki muhterem zatlardan biri Abdal Mehmet. Anlatılanlara göre Emir Sultan ile aynı zamanlarda yaşamış ve Osmanlı Beyliği’nin kuruluş aşamasında önemli bir rol oynamış. Bursa evliyaları arasında anılan Abdal Mehmet, bugün kendi adını taşıyan mahalledeki caminin avlusunda, çınar ağacının dibine oturup dert dinler, kendisinden yardım isteyenler için dualar edermiş.

Abdal Murad

Bugün, adına yaptırılan türbeyi ziyaret edenlerin huzur bulduğuna inanılan Abdal Murad, rivayete göre Bursa’nın fethinde, ondan başka kimsenin eline dahi alamadığı ağırlıktaki kılıcıyla savaşmış. Bu kılıç, büyük bir kayayı ortadan ikiye bölebilecek güçteymiş. Bu kerametli olduğu konuşulan kılıçla, Orhan Gazi zamanında denize yakın yerde görülen iki dev yılanı da öldürüp halkı kurtarmış.

Akbıyık Sultan

Asıl adının “Ahmed Şemseddin” olduğu bilinen Akbıyık Sultan, anlatılanlara göre Hacı Bayram-ı Veli’nin öğretileriyle büyümüş. 2. Murad Han’ın Haçlılar’a karşı verdiği savaşta da yer alan Akbıyık Sultan, Osmanlı’nın Rumeli’de yayılmasında önemli görevler üstlenmiş. Başarılarıyla ödüllendirilen ve ihtiyacı olandan fazlasını kazanan Akbıyık Sultan, hocasının dünya malı konusundaki uyarılarını dinleyip kazandıklarını ihtiyacı olanlarla paylaşmış. Ömrünü insanlara yardım etmeye ve onlara doğru yolu göstermeye adamış.

Edebiyatta “Bursa”

Bursa’da Zaman şiiriyle adını kentin hafızasına kazıyan Ahmet Hamdi Tanpınar, insanın huzuru bulabileceği tek yer olarak Muradiye’yi gösteren Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bursa’nın işgali için yazdığı şiirle acısını paylaşan Mehmet Akif Ersoy, Zeyniler Köyü’nün Çalıkuşu’nu yazan Reşat Nuri Güntekin ve Bursa Erkek Lisesi’nin medar-i iftiharlarından Sait Faik Abasıyanık ise edebiyatta Bursa diyenler oldu.

Daha yeni Daha eski